Posts

KURAN - MUCİZELER KİTABI (Enbiya Suresi 30. ayet - Big Bang)

Image
Enbiya Suresi 30. Ayet: ‘’İnkar edenler Evren (Gökler) ve yer birbirleriyle bitişik iken onları ayırdığımızı, her canlıyı sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Yine de onlar inanmayacaklar mı?’ ’      Ateistlerin en temel iddialarından biri maddenin sonsuzdan beri var olduğu ve maddenin tüm canlı-cansız varlıkları herhangi bir iradenin hakimiyeti olmadan yıllar içerisinde tesadüfen oluşturduğudu idi. Oysa Büyük Patlama olarak bilinen uluslararası bilim literatüründe Big-Bang olarak geçen teori -artık bir tez olduğu bilim dünyasının çoğu tarafından da kabul edilmektedir – ateizmin en temel iddiasını yıkmıştır.      İlk olarak, 1920’li yıllarda Rus fizikçi ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçika’lı matematikçi ve astronom Georges Lemaitre tarafından yapılan çalışmalarda ‘’İlkel Atom Hipotezi’’ olarak ortaya atılmıştır. Daha sonra bilim dünyası bu konu üzerinde tartışmaya devam ettikçe Big-Bang kelimesi terminolojiye girmiştir. Aslında bu ibarede geçtiği gibi bu ilk oluşumun sebebinin

KURAN - MUCİZELER KİTABI Zariyat 47 Evrenin Genişlemesi

Image
         Zariyat Suresi 47. Ayet: ‘’Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz biz genişletmekteyiz.’’      Modern bilim bugün evrenin dinamik genişleyen bir yapıya sahip olduğunu kabul ediyor. Yani uzay dediğimiz boşluk aslında sürekli genişleyen bir yapıdadır. İşin ilginç kısmı ise, bunun 100 yıl kadar önce keşfedilmesinden ziyade, Kuran’ın bunu 1400 yıldan fazla zaman önce bildirmesidir. Bu yazımız bu ayet ve modern bilimin çalışmaları üzerine bir araştırma olacak.      Zariyat Suresi 47. ayette Arapça ‘’Sema’’ olarak geçen kelime yeryüzünün üzerinde olan her şeyi ifade eder. Dolayısıyla bizim uzay ya da evren diye tabir ettiğimiz alan Arapça’da sema kelimesi ile ifade edilir. Tarih boyunca evren ile ilgili iki fikir ortaya atılmıştır. Birincisi evrenin yani uzayın sonsuz olduğunu savunan taraf, diğeri de evrenin sınırlarla çevrili durağan-sonlu bir yapıda olduğunu iddia eden taraftır. İlk olarak felsefede, sonrasında felsefeden ayrılarak bir bilim dalı olan fizikte, bu konu üzerinde

CUMHURİYET EFSANELERİ 1

Image
CUMHURİYET EFSANELERİ 1           Araştırmacı – tarihçi Mustafa Armağan ‘’Cumhuriyet Efsaneleri’’ isimli Timaş Yayınları’ndan çıkan kitabında yakın tarihimizde yaşanmış fakat bilinmeyen ya da yanlış bilinen birçok konunun üzerindeki gizi kaldırıyor. Yazar kitabının önsözünde cumhuriyet sonrası dönemi ‘’Osmanlısızlaştırmak’’ olarak II. Dünya Savaşı sonrası Almanya’daki ‘’Denazification’’ (Nazisizleştirme) politikasına benzetiyor. Tabi maslahat olarak aynı görünse de içerik olarak oldukça farklı iki politika olduğunu da belirtiyor. Kitap artık bilinen birçok yakın tarih olayının detaylarını verirken, pek bilinmeyen olayları da gündeme getiriyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri imal edilen bir tarih anlayışının gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını belgeleriyle (mektuplar, raporlar, gazete arşivleri, meclis tutanakları, hatıralar vb.) ortaya koyuyor. Bazı üzeri kapalı kalmış konulara da değinmiş yazar bunların bazıları dönemin önemli simalarının itirafları gibi sanki.  ATATÜRK’

TAPINAK ŞÖVALYELERİ ve HAÇLI SEFERLERİ

Image
                                                                           Haçlı seferleri 11. Yüzyılda başlayan ve teknik olarak hala devam eden, Hristiyanlık kisvesi altında, aslında ekonomik temelleri olan bir işgal ve yok etme girişimiydi ve hala da farklı bir şekilde devam etmekte. Avrupa’nın içtimai ve iktisadi olarak en karanlık dönemlerini yaşadığı bir zamanda, dönemin papası II. Urban tarafından propagandası yapılarak zengin, fakir her sınıftan eli silah tutan insanların bir araya getirilerek Türk ve Müslüman devletlerin üzerlerine gönderildiği sözde din uğruna yapılan bir kıyım projesinin genel adıdır. Timuçin Mert tarafından yazılan ‘’ Haçlı Seferleri Cennetin Krallığında’’ isimli kitapta, hem haçlı seferlerinin tarihi sürecini hem de sözde din adına yapılan bu seferlerde yapılan zulümleri okuyoruz. Türk tarihinde de büyük bir öneme sahip olan haçlı seferleri olarak bildiğimiz bu kıyım ve zulüm projesinin aslında ne olduğunu görüyoruz. Avrupa’dan hareket eden ilk Haçlı ordus

Osmanlı dönmelerinin mezalimleri Samiha Ayverdi – Ne İdik Ne Olduk

Image
                                                                        Samiha Ayverdi, okuduğum en iyi kadın yazarlardan. Her yeni bir kitabını okuduğumda hayranlığım bir kat daha artıyor. Hem roman hem denemeleri oldukça ilgi çekici. Özellikle hatıraları, insanı yaşandığı yıllara alıp götürüyor. Sadece bahsi geçen konuların muhteşemliği değil eserlerinin harikulade olmasına sebep, aynı zamanda dili kullanışı ve zengin kelime dağarcığı da insanı nesir yazının da bir sanat eseri olabileceğine inandırıyor. Birçok kez okuduğum bir cümleyi, bir paragrafı defalarca okuduğum oldu ve sonunda bu cümleyi, bu paragrafı nasıl yazabildi diye düşünürken buldum kendimi.            ‘’Ne İdik Ne Olduk’’ eseri de Samiha Ayverdi’nin hatıralarından. Yaşadığı, duyduğu, tecrübe ettiği olayları anlatıyor ve bir münevver gibi temiz, pak düşünce yapısıyla sorguluyor. Aynı zamanda da olayların yaşandığı dönemlerin sosyolojik, siyasi ve içtimai durumlarını da anlayabilmemiz açısından tarihi bir değeri var eser

CUMHURİYETİN SAHTE DEMOKRASİSİ

Image
              Ali Fethi Okyar ve Ahmet Ağaoğlu isimlerini hiç duymuş muydunuz? Özellikle Ali Fethi Okyar yakın tarihimizde önemli bir isim. Bu iki mühim ismin hatıralarından bahsedeceğim. Her ikisinin de Serbest Cumhuriyet Fırkası ile alakalı yazdıkları hatıraları aslında. Bu arada şunu da hatırlatmakta fayda var. Ali Fethi Okyar’ın yazdığı ‘’Serbest Cumhuriyet Fırkası Nasıl doğdu? Nasıl Feshedildı?’’ 1987’de ve Ahmet Ağaoğlu’nun yazdığı ‘’Serbest Fıkra Hatıraları’’ 1950’li yıllarda ilk kez yayımlandı. Kazım Karabekir’e uygulanan neşriyat engeli belli ki bu iki isme de uygulanmış zamanında.            Cumhuriyet öncesinde Osmanlı ordusunda bir subay olan Ali Fethi Bey, İttihat Ve Terakki Cemiyeti'ne katılıp, darbeyle II. Abdülhamid'i indiren grupta yer alıyor, hatta II. Meşrutiyet'in beyannamesini yazan kalem de kendisininkidir. Daha sonra Osmanlı'nın son dönemlerinde mebusluk ve sefirlik görevlerinde bulunuyor. Mondros Mütarekesi'nden sonra Malta'ya İngilizle

İTTİHATÇI RIZA TEVFİK’İN ABÜLDHAMİD HAN HAKKINDAKİ İTİRAFI - SULTAN ABDÜLHAMİD’İN RUHANİYETİNDEN İSTİMDAD (YARDIM İSTEME)

Image
    ‘’Feylesof’’ lakaplı filozof şair Rıza Tevfik Bey’in yazdığı ‘’SULTAN   HAMİD’İN RUHANİYETİNDEN İSTİMDAD (yardım isteme, yardıma çağırma)’’   şiirini okudunuz mu? Bu şiiri okumadan önce, hikayesini bilmek lazım bence. Rıza Tevfik Bey –soyadı kanunundan sonra Rıza Tevfik Bölükbaşı- İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılıp, II. Meşrutiyet’te önemli roller oynamış bir kimse. Sonrasında ise Osmanlı hükümetlerinde önemli görevler almış bir politikacı. Hatta Sevr Anlaşması’ndaki delegasyonda bile yer almış hatta bu sebepten Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 150likler arasında sürgün edilmiştir. Rıza Tefvik aslında bir hekim. Fakat şair kimliği sonraları daha öne çıktığı için daha çok şiirleriyle hatırlanıyor.   İleri ki yaşlarında, tekke ve halk edebiyatını keşfederek edebi kariyerinde bu alana yönelmesi belli ki kişisel olarak da oldukça etkilemiş Rıza Tevfik Bey’i.   Hatta tekke ve divan edebiyatını derinlemesine incelemiş ve 1914-1922 yılları arasında bu konuda bir çok makale yayımlamışt